Şiirin politikayla bir meselesi var mıdır? Postmodern sözlükçenin ayrıştırma operasyonu başarıyla ilerliyor. Karşı cephenin devrimci stratejileri birer angaryaya dönüştürme çabası görülmelidir. Evet, gündem yaratıyorlar. Şiirsel tahminler, şiirsel alanlar, şiirsel gösteriler ve bireyin mükemmel profiliyle donatılmış müstesna sanat eserleri. Bir yol çizildiği kesin. Bir mesafe alındığı şüphesiz. Ama Ranciere'in aldığı mesafeyle alakalı olduklarını hiç sanmıyoruz. Sanat, politikaya mesafe koymadan önce içinde yarattığı yıkıcı projeyi harekete geçirir. Sanatın özerklik talebi ancak böyle siyasal bir argümanla meşru hale gelebilir. Yoksa siyasal mesafeniz sizi Trt'de dergi satmaya çabalayan bir siyasal zemine tabi kılar. Elbette yanınıza meşru arkadaşlarınızı alırsınız. Görülürsünüz. Bir güç olduğunuzu ilan edersiniz. O güce tabi olanlar TRT'den Ketebe'ye siyasal bir kariyer hattı çizerler size. O kariyerin dışında olan ancak karşı çıktıkları bir siyasala dönüşür. Hayat sadece Trt ve Ketebe arası bir diyalogtur onlar için. Bürokratik iyimserlik burada bir işlev görmez. Şiirin mevzi kaybettiği doğrudur. Çünkü şiirsel gündemler tasarlamak dışında bir işlevi olmayan, hayat temasını kaybeden gerçeği küçük mikro anlatılar arasında algılayan şairin kaybettiği zemin mevziyi gösterinin zaferine yaklaştırmıştır. Gösteri karşılıklı satın almayla mümkün olur. Gösteri, şairin birikmiş imajıdır! Orada mekânlar, mevzular kayganlaşır. İdeolojik bir çarpışma yerine birbirinin imajlarında kaybolan şiirler, şairler, sanatçılar karşı politik anlatının kölesi olur. Kaybetmediğini düşür ama çoktan iyi bir klan uğruna şiirden vazgeçmiştir.
Salon avangardının, avangardtan tek anladığı kağıtta gördüğü işgaldir. En yakın arkadaşı polis ve devlettir. Reformist söylemlerle avangardı banka sırasından uzaklaştırmak istemez. Avangard devrimci olduğu sürece tehlikeli bir angaryadır. Bu yüzden memur avangard sanat tekellerinde meşru koridor arayan işbirlikçidir. İsim satar, sanat sever, deney yapar. Özel, çok özel bir hikâyenin içinde avangardı tarihselleştirir. O kadar özeldir ki bu hikâye kimsenin anlamadığı avangard, en iyi hikâyedir. Halbuki biz avangardı retorik bir sahne olarak görmüyoruz. "Ayaklanmalar apaçık sanatın gerçekleştirildiği yerdir". Orada salon avangardı sanattan ancak kaçar. Avangard cesettir. Kokusundan rahatsız olur. Bu cesetle ne yapabiliriz diye de düşünür. Bazısı müzeye koyar bazısı tarihini yazar lakin avangarda sen cesetsin ve çok sanatsal bir cesetsin derseniz, ceset yerinden kalkar ve sizi alnınızdan vurur.
Donmuş salonları şenlik ateşleriyle tutuşturmalıyız. 21. Yüzyılın sanatı avangard tüfekle vurulacaktır.
Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi