Modernist şiirin temel köprülerinden T.S. Eliot’ın bütün şiirleri Everest Yayınları tarafından yayımlandı. Samet Köse’nin titiz çevirisi hemen fark ediliyor. Çeviride kulağı tırmalayan şiirdeki sesi, anlamı ve imgeyi duymamızı engelleyen o çarpık anlatım bu çevirinin dünyasından çok uzak. Eliot, modernist şiirin önemli yapıtaşlarından… Yeats, Pound ve Eliot üçgeninin tamamlayıcısı. Pound’un özellikle altını çizmekten geri kalmadığı şair… Gelenek mefhumunu sıkı sıkıya aktaran, geleneğin özünde barındırdığı yeniliği göstermeye çalışan, modernist atılımların tamamında görüldüğü gibi geleneği sadece eklemlenme olarak algılamayan bir şiir. İkinci Yeni’nin özellikle düşünce ayağını sağlamlaştıran alt yapı Eliot’ın düzeneğinden vücut buluyor.
Dilin kökeni neresi olursa olsun eğer uzak akrabalarıyla da konuşuyorsa ve inşa edilen yapı şiire aitse gerçekliğin tozlarından arınmış yaratımı bizi usta bir şiirin damarlarına götürecektir. Gerçeklik, kalıtsal kökenlerini bırakmamak için elinden gelen her şeyi yapar. Sanatın gerçeği gerçek ellere bırakmasının macerası da burada başlıyor. Gerçeğe bir kök biçmek ve o kökün doğasını bozmadan yaşamasını sağlamak, Eliot’un şiirleri kökten; değer, özveri ve bilinç yaratmıştır.
Gözlemlerini zaman ve mekânla örtüştüren şair yaşadığı sorunları bir ölçek üzerinden tahlil edip kararsızlığını geri plana alarak atmosferi aktif bir lokomotif gibi canlandırıyor. Eliot’ın sokaklar, insanlar ve ince ayrıntılarla donattığı şiirler, şehirle kurduğu temas, ben’in imgesini kullanmadaki ustalığı, şiirin içine gizlenen doğal sahneyle ilintili. Doğal sahne, şairin dünyayla kurduğu ilişkidir. Eliot’ın şiirlerini okurken siz de o sahnenin bir unsuru olabilirsiniz. Siz de bir cevap arama yerine sunulan an’ı değerlendirmeyi düşünebilirsiniz.
Eliot’ın şiirlerinin başköşede tuttuğu vazgeçilmez tema: zaman. Neredeyse modernist şiire aynı cepheden bakan birçok şairin içinden çıkamadığı fakat içinde olmaktan da mutlu olduğu bir temadır zaman. Kuşatıcı dünyanın dirseklerine inanmamanın çeşitli versiyonlarından biri. Eliot, zaman hakkındaki düşüncelerini şiirlerin de sorularla harmanlayarak oluşturuyor. Yine zamanı gözlemlerken öncesine yerleştirdiği atmosfer muazzam bir karşılama aracı.
“Ve gerçekten zamanı var
Pencere camlarına sırtını sürterek
Sokak boyunca kayıp giden o sarı dumanın;
Zamanı var, zamanı var
Karşılaştığın yüzleri karşılayacak bir yüzü hazırlamanın;
Zamanı var cana kıymanın ve yaratmanın,
Ve zamanı var tüm işleri ve günlerinin
Alıp tabağına bir soru bırakan ellerin;
Zamanın var senin ve zamanım var benim,
Ve daha da zamanı var yüzlerce kararsızlığın,
Ve yüzlerce öngörü ve düzeltmelerin,
Daha tadına bakmadan tost ile çayın.”
Zamanı onun gerçekliğiyle onun yansıttıklarıyla onda gördüklerinle ona söylediklerini kendinde tarttığın sonuçlarla dengeleme. Eliot’un dengeyle atmosferi yan yana kullanması kayıpları azaltıyor. Bu şiirin kaybına dair bir önlemdir. Modernist şiirde çatıyı oluştururken şiirin malzemesine katılan içerikler geçiş aşamalarını yaşadığı normun toprağına göre işlemelidir.
Şiir, içeriksiz ve düşüncesiz bir nesne değildir. İçeriği soyutlarken özün unutulması ortaya kökenini göremediğimiz bir madde bırakır. Yapay ve cılız… Tekniğin bariz hunharca şiiri işgal ettiğini görmek kendisi ne kadar ustaca yerleştirilmiş olsa da şiirin hummalı dünyasını harekete geçiremez. Eliot’un bir başka şiirinden bir bölüm söylemek istediklerimi daha da netleştirecektir.
“Ve ben değişen her kalıba girebilmeliyim
Anlatım gücü bulmak için… dans etmeli, dans
Dans eden bir ayı gibi
Papağan gibi ağlamalı, maymun gibi çene çalmalıyım.
Biraz hava alalım, bir sigara esrikliğiyle –“
Saf düşünce, yoğunlaştırılmış bir dille birleşip anlam arayışını imgenin kendi dozajında kullanırsa dili ya da dil karışıklığını ön plana almaya gerek duyulmaz. Eliot’ın şiirleri, salt şiir olmakla kalmayıp öğretici bir dil dersine de benziyor. Bunca çoraklığın arasında T. S. Eliot okumak güzel bir ülkeye varmaktır.
Caz Kedisi, sayı 21, 2020