Çeviri: Burak Bayülgen
Fransız Marksist, filozof ve yönetmen Guy Debord muhtemelen modern topluma yönelik önemli eleştirisi Gösteri Toplumu ve de yıllar sonra genişletilen Gösteri Toplumuna Yorumlar’ı ile bilinmektedir. Ancak Debord’un sınıf mücadelesinin ve toplumsal yabancılaşmanın medyanın gücüyle olan ilişkisine yönelik ilgisi daha az bilinen bir dizi makalede ve 1955 ile 1978 yılları arası yazıp yönettiği altı filmde de görülmektedir. Bu filmlerin en ilginç özelliği, Debord’un fetişleştirilen burjuva yaşam tarzını ve kapitalist gücün masum ve de savunmasız seyircisinin koşullarını eleştirmek için farklı farklı kaynaklardan topladığı imajları ve alıntıları bir araya getirmesidir. Debord aynı zamanda 1957’de kurulan ve gösteri toplumuna karşı aynı husumeti paylaşan bir sanatçı ve entelektüel kolektifi Sitüasyonist Enternasyonal’in kurucu üyelerindendir. Grup düzenlediği pek çok yaratıcı etkinlikle gösterinin bireylerde bir tahakküm biçimi olarak yarattığı pasifliğe, Paris’teki Mayıs 1968 ayaklanmasını fitilleyen fikirlerle ve sloganlarla tezat oluşturmayı amaçlıyordu.
Stratégie’yi de enteresan kılan bu bağlamların ışığıdır. Editörlüğünü Laurence Le Bras’ın üstlendiği ve yakın bir zamanda Èditions l’échappée’nin özel bir seri olarak “Guy Debord Kütüphanesi” başlığı altında yayınladığı bu cilt okuyucuya Debord’a ait notları özenle detaylandırarak sunmaktadır. Yirmili yaşlarından beri Debord’un kendi okumalarından pasajları kopyalayıp açıklayıcı notlar ekleme ve bunları daha ileri bir tarihte hem malzeme üzerine derinlemesine düşünmek hem de eserlerinde hazır malzemeyi kullanmak için arşivleme alışkanlığı vardı. Başta defterlerden yırtılmış kağıt parçalarına ve küçük dörtgen kartonlara yazılmış notlar olmak üzere bunlar Fransa Millî Kütüphanesi’nin Elyazmaları bölümünde muhafaza edilmektedir ve bu malzemeler (‘Şiir’, ‘Marksizm’, ‘Tarih’, ‘Felsefe’ gibi) temalara ve özgün bölümlere göre derlenen diğer ciltlerde de gün ışığına çıkacaktır. Stratégie yazarın bir araya getirdiği malzemeyi stratejik ve tarihsel olarak savaşlarla ilgili okumalarla, askeri taktiklere dair pasajlarla ve Niccolò Machiavelli, Carl von Clausewitz, Sun Tsu’nun gibi başka yorumcuların kaleminden çıkan eleştirel fragmanlarlarla birlikte sunmaktadır.
Debord özellikle savaş reklamlarına ve strateji dergilerine odaklanmaya 1970lerde başladı ancak taktiğe ve askeri imajlara olan ilgisi erken dönemlerinden beri eserlerinde görülen öğelerdi. Bu da kısmen Debord’un bir stratejistin becerilerini, kavramlarının taktiksel olarak günlük yaşamın savaş alanında görüldüğü, belirli mücadelelerin alanına riayet ettiği ve nihayetinde somut eyleme yön vermek için çalışan siyaset kuramcısının becerilerine benzetmesine açıklık getirmektedir.
Debord’un savaşla ilgili karmaşık ilgisi üzerine uzmanlaşmış, derlemenin ek bölümünün yazarı Emmanuel Guy’un belirttiği üzere, Debord strateji literatürünün önemini açık bir biçimde düşünmeye 1970’lerin başında başladı. Bu, bir yazarın Mayıs 68 sonrası tutumuna işaret etmektedir. O yıllarda kitlelerin gücünün en şiddetli isyanın ardından onlara rehberlik edecek bir strateji olmadığı takdirde, kolayca sönebileceği açıkça ortaya çıkmaya başladı. Debord’un konuya olan ilgisinin önemi de, Sitüasyonist Enternasyonal’in üyelerinden Eduardo Rothe’ye yazdığı bir mektuptaki niyet bildirgesinde görülmektedir:
Şu anda düşündüğüm temel görev eylemsizliği (ve barındırdığı mutlak olumsuzlamayı) tanımlayan Gösteri Toplumu’na taban tabana zıt olan tarihsel eylemdir. Bu zamanı geldiğinde stratejik kuramı devreye sokmak demektir. Bu durumda, şematik olarak anlatmak gerekirse, geliştirilecek ve genişletilecek olan temel düşünürler Hegel, Marks yahut Lautréamont yerine Thucydides, Machiavelli ve Clausewitz’dir. (456)
Debord’un bu tarz okumalara olan ilgisi politik hedefelere ulaşmak için gereken araçları bulma ve de ilk olarak imajlarıyla kitleleri seferber eden toplumsal değişiklikleri belirginleştirme ihtiyacıyla alakalıdır. [Debord’un] askeri strateji üzerine yaptığı çalışmaların siyaset ve taktik arasında kurduğu bağlantıyla, 1968’i takip eden yıllarda politik düşünce ve somut eylem arasındaki boşluğun, ilkelerinin keşfedilerek ve uygulamayla içselleştirilerek doldurulması amaçlamaktaydı. Bu perspektiften bakıldığında, savaş röportajları ve stratejik antlaşmalar savaşın kendini belli ettiği pek çok biçimiyle benimseneceği ve faydalı modeller çıkarılacağı bir emsal yığınını teşkil edecektir. Machiavelli veya Sun Tsu’den bu yana çatışmanın bilinen bağlamı genişlemiştir: Bu bağlamlar giderek sınıf savaşları bağlamlarına ve büyük savaşlar da giderek şehir gerillası olaylarına dönüşmüştür. Öyleyse Görünmez Komite’nin ifadeleriyle Debord için de şunu düşünmemiz gereklidir, ‘Savaş bir katliam değil, heterojen güçlerin iletişimini düzenleyen mantıktır. Her yerde sayısız biçimde ve çoğunlukla da barışçıl yollarla yürütülmektedir’ (Görünmez Komite 2015: 138). Hatta Debord otobiyografisinde şunları yazmaktadır:
Savaşla, strateji kuramcılarıyla ve aynı zamanda savaşın belleğiyle yahut tarihte yer alan pek çok çatışmayla -zaman nehrinin yüzeyindeki girdaplarla- çokça ilgilendim. Savaşın belki de hayatın pek çok yönünden daha fazla tehlike ve umutsuzluk barındırdığının farkındayım. Yine de bu tutumum bu özel alana olan ilgimi azaltmadı. Böylelikle savaşın mantığını inceledim. Üstelik, epey bir zaman önce bu alanın aşamalarını son derece basit bir masa oyunu üzerinde göstermeyi başardım: birbirine rakip güçler kadar iki tarafın da çıkarları için gerekli çelişkili hamleler. Oyunu oynadım ve hayatımın zorlu gidişatından kendime bir ders çıkardım – oyunun kurallarını bu hayata koyup onlara uydum. (Debord 2004: 55-6)
Klasik stratejik bilgi birikimini eğlenceli bir şekilde yürürlüğe sokan bu masa oyununa Kriegspiel ya da Le Jeu de la Guerre adı verilmektedir. Sitüasyonist Enternasyonal 1972’de dağıldıktan sonra Debord bu savaş oyunu üzerinde titizlikle çalışmaya başlamıştır. Her ne kadar Kriegspiel Debord’un dehasının en bilindik mahsulü olmasa da, onu stratejik literatürün gerçek hayattaki oyuncuları için sahip olabileceği önemle birlikte ele almak ve anlamlandırmak mümkündür. Oyunun yöntemi Carl von Clausewitz’in özellikle Napoloyoncu harekatlardaki deneyimi hakkında yazdığı Savaş Üzerine adlı eserindeki fikirlerine dayanmaktadır. Oyun, stratejik meselelerde eğitici bir görev sağlamak için tasarlanmıştı ve gösteri ve enformasyon toplumuna dayatılan baskı biçimlerine karşı mücadele eden bir neslin bireylerini güçlendirmeyi amaçlamaktaydı.
O halde Debord ve Sitüasyonist Enternasyonal için başat bir kavramı devingen hale getiren Stratégie hakikaten de stratejik détournement’a giriş niteliği olarak okunmalıdır: ‘Détournement böylece bir yazma yöntemi olarak değil de bir okuma yöntemi, geçmişin literatürünü yeniden yazarak kalıcı bir hayata geçirme olarak algılanır’ (464). Debord’un kendi ifadeleriyle détournemet kuramın kendi içinde hiçbir şey olmadığını, kendini ancak tarihsel eylem ve bağımlı olduğu tarihsel düzeltme aracılığıyla gerçekleştirilebileceğini hatırlatmaktadır […] Détournement alıntının ve de kaçınılmaz olarak alıntıya dönüşmüş kuramsal bir otoriteye başvurmanın karşıtlığıdır. Kendi bağlamından ve açılımından ve sonunda da döneminin genel çerçevesinden ve o çerçevede temsil ettiği (doğru ya da yanlış) belirli bir şeyden koparılmış bir bölüm olarak tanımlanabilmektedir. (Debord 2005: 113-4)
Özgürlük için mücadele veren proleterler, burjuva egemenliğinin kalelerini yıkmaya çalışan aktivistler, post-endüstriyel sömürünün gösterişli siperlerini alt etmek için bu kitap tarafından yeni bir deneyime, bir bakıma Debord’un okuduğu yazarların ihanetini hükümsüz kılan yeni, üretken bir okumaya davet edilmektedir. Örneğin, internetin ve günlük kullanımına yönelik portatif teknolojilerin yaygınlaşmasından bu yana içine düştüğümüz karmaşık senaryoda, düşmanın iletişim ağlarından kaçınmak nasıl mümkün olabilir? Açıkçası, bu savaşın Napolyon’un 1805’teki Austerlitz savaşında uyguladığı model olamaz, ama neyse ki, Debord’un dillere düşen iddiasındaki gibi, ‘Fikirler gelişir. Kelimelerin anlamları bu ilerlemede bir rol oynar. İntihal gereklidir. İlerleme buna bağlıdır. Bir yazarın ifadelerine tutulur, onlardan yararlanır, yanlış bir fikri siler, yerine doğru olanı koyar” (Debord 2005: 113).
Bu kitabın önemi üç aşamada ortaya çıkmaktadır: Debord hakkında söyledikleri açısından bakıldığında, onun eserine ve fikir aşamasına dair anlayışımızı derinleştirmekte, fakat aynı zamanda bir okuyucu olarak yazarın net bir imajını da vermektedir. Burada bir araya getirilen alıntılar gerçekten de onun zevklerini ve yöntemini anlatmaktadır. Ancak en önemlisi, Stratégie’nin Debord’un geçmişe ait stratejik bilginin yeniden etkinleştirilmesine yönelik davetini içermesidir. Emmanuel Guy’ın sözleriyle bitirmek gerekirse: ‘Debord, okumalarından kuram ve pratik arasında bir etkileşim, işlevselleşecek bir nesne geliştirmekte’ (467) ve mevcut koşullara uyarlamaktadır çünkü stratejik düşüncenin kökeni pratikte olduğundan, tekrar pratiğe uygulanmalıdır.
13 Aralık 2019
KAYNAKÇA:
Comité Invisible 2015 To Our Friends Robert Hurley (Ed), South Pasadena, CA: Semiotext(e).
Debord, Guy 2004 Panegyric: Volumes 1 & 2 London; New York: Verso
Debord, Guy 2005 The Society of the Spectacle Ken Knabb (Ed), London: Rebel Press.